A Chemical Wedding // 11 Eylül – 1 Kasım 2013 // REBECCA HORN // Galeri Artist İstanbul

A Chemical Wedding
11 Eylül – 1 Kasım 2013
REBECCA HORN
Galeri Artist İstanbul

Galeri Artist İstanbul 11 Eylül – 1 Kasım tarihleri arasında A Chemical Wedding’ in İstanbul adlı sergisiyle çağdaş enstalasyon ustalarından Alman sanatçı Rebecca Horn’u ağırlamaktadır.
Rebecca Horn’un artık neredeyse yarım yüzyılı bulan üretimi, ortaya koyduğu özgünlük, haya gücü ve çarpıcı tutarlılık dolayısıyla çokça övgü almaktadır. Heykel, performans, film, çizim, fotografik çalışmalar, şiir ve büyük çaplı, kompleks yapıda in situ enstalasyonları içinde barındıran geniş bir yelpaze sunar. Bu farklı türler arasında hareket ederken sanatçının absürd ve irrasyonele karşı ne denli kuvvetli bir duyuşa sahip olduğu da açığa çıkıyor.
Bu İstanbul sergisinde yer alan eserler, sanatçının işlerinin karakteristik özelliği olan ilk bakışta fark edilmeyen fakat güçlü jestleri olduğu kadar karanlık fantezileri de dışa vuruyor. “Tongue House of the Sultan” adlı işi örneğin onun oyuncu ironisinin – sürrealistlerden ziyade Marcel Duchamp, Buster Keaton ve Raymond Roussel’le bağ kuran bir ironi bu -güzel bir kanıtıdır. Gizemli bir pirinç konteynerden dışarı uzanan eski bir bisiklet lastiği ve masanın bir ayağının altında kalan bir peçe olağandışı bir komşuluk ilişkisi yaratarak erotik anlamlar çağrıştırıyor. Birbiriyle alakası olmayan objelerin bu şekilde bir araya getirilmesinden yeni nesneler ve yeni anlamlar ürüyor. İşte bu, hakikaten, ‘kimyasal düğün’ün ya da kimyasal süreçler ve transformasyonların temel anlamıdır. Rebecca Horn’un sergisinin başlığı Almanya’da Orta Çağda yazılmış olan “Chymische Hochzeit” adlı tanınmış kitaba atıfta bulunur. Özellikle İstanbul için yapılmış olan “Mirrored Light in a Desert Tree” adını taşıyan diğer eserde de – Rebecca Horn’un sözleriyle – ‘imkansızlar arasında bir simya’ söz konusudur. Kurumuş bir Hibiscus çalılığının dalları sivri pirinçten pençelere sahiptir. Hareketli bir ayna duvarlarda gizlenmiş bir ışık kaynağının ve tavandan sarkan cam kürenin akislerini yansıtır. bir kasenin içinde çöl ağacının ayakları dibine yerleştirilen su, ağaca yürümez ve ağaç öylece kuru ve cansız kalır. Birbirine sürtünerek asabi ağustosböcekleri gibi sesler çıkaran iki omurgalı “Cricket Song” gibi ya da yeni enigmatic remi ‘Nine Prophets’ gibi bu büyülü iş de Rebecca Horn’un silahının ne olduğunu ayan ediyor: bir şairin patlayıcı fantazileri, algılamada duyumsal sürat ve toplumumuzdaki değişimleri öngören ve kavrayan bir zeka. Horn’un sanatsal kaygısı bizi saran gerçekliğe alternatifler tahayyül etmek ve bunları güçlü ve huzur kaçıran karşı imgelerle var etmektir.
Rebecca Horn İstanbul’la ilk kez tanışmıyor. 1995’te 4. İstanbul Bienali küratörü René Block onu davet etmiş ve sanatçı açıkçası bu önemli organizasyona finansal destek sağlamak amacıyla bazı tanınmış sanatçı dostlarıyla birlikte bir sanatçılar portföyünde yer alarak ‘Les raisins de la nuit’ – Gecenin üzümleri adlı işini üretmiştir. Şimdi bu sergi ise onun İstanbul’daki ilk kişisel sergisidir.
Joachim Sartorius
Berlin, September 2013

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir