“Yüzsüzler Serisi’nin devamı olan “İsimsiz Silüetler” serisi, çıkış noktasını Gazi Sansoy’un Rönesans resmine duyduğu büyük hayranlık ve onların içinde varolmaya karşı hissettiği büyük tutkuda bulur. Bu insanî ve çocuksu tutkunun ortaya çıkardığı eserler, zamanla kollarını insanlık tarihine, sanat tarihine ve tüketim kültürüne kadar uzatır. Sansoy, Rönesans dönemi Avrupa resimlerinden muhteşem örnekleri dijital baskı tekniği ile tuval üzerine baskı alır ve temel öğesi figür olan bu resimlerden figürü bir anlamda siler. Figürün sadece görünen ten kısmını ustalıkla boyayarak yok eder. Geriye kalan; dekor, manzara, içleri boşalmış kıyafetler ve doldurulmayı bekleyen kocaman bir boşluk. Sanatçı, leke alanlarına dönüşen boşluklara, kendini temsilen tutkuyla sevdiği pop renkleri koyar. Kendini, figürün yerini almış geniş renk alanları ile bu resimlerin içinde vareder…. Resimlerin güçlü gölge-ışık etkilerinin aksine bu yabancı renkler tümüyle homojendir. Boşlukları dolduran renkler çoğunlukla canlı ve parlak, karakterlerin yerini alan yabancı muhaliftir. Rönesans bu resimlere gerçeklik getirmiştir, Sansoy da bu resimlere kendi gerçekliğini getirir. Bu resimlere hayranlık duyar, içlerinde varolmak ister. Ne ideal şekilde, ne gerçek şekilde, ama kendi istediği şekilde varolmak ister. Bir anlamda ideal ya da gerçek olan olarak sunulanın çağdaş realite ve günümüz sanatıçısının bakış açısı ile sorgulanmasını, sarsılmasını teşvik eder.. Her bir izleyici, her bir zihin onların varlıkları ve imajları ile ilgili düşünmek üzere serbest bırakılır… Bu, Sansoy’un, Rönesans sanatçıları ile buluştuğu zaman-ötesi bir noktadır.”
ART350 Galeri & BarBağdat Caddesi No: 35034738 Erenköy – İstanbul – Türkiye