KAOSTANTIN-IST
ŞİİR ÖZBİLGE
GALERİ G-ART
8 Mayıs – 4 Haziran 2012
Basın Bülteni
Galeri G-art, Şiir Özbilge’nin “Kaoastantin-ist” ismini verdiği sergine 8 Mayıs, 4 Haziran 2012 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.
Pieter Brueghel’in mirasının bu yüzyıldaki takipçisi Şiir Özgilge, bizi gülümseten, çocuklar gibi saflığa davet eden resimlerinde, Kaostantin’de yaşananlara tepkisini dile getiren şiddetli temalar seçiyor.
Kaostantin’de yaşayan Kaostantinlileriz hepimiz.
Özellikle ve nihayet yüzyılımızda farkına varmaya başladık.
Esas olan belirsizlik ve değişim.
Gündüz Vassaf bu cümlelerle seslenir izleyiciye ve devam eder:
Şiir’in resimleri, bir gün zapt edildiğinde zamanın sonu gelecek kehanetini reddeden, her zapt edilişinde boyun eğmeden, anın yalın fakat çapraşık yoğunluğunda kendini kaybeden bir dünya başkentinin, ruh halinden, kesitler.
Şiir Özbilge 20 yıldır çocuklarla birlikte çalışıyor, onlarla atölyeler düzenliyor. Kendi resimleri de, bu sürede birlikte çalıştığı çocukların resimlerinden oldukça etkileniyor. Kendini mükemmel çizim konusunda kısıtlamasıyla başlıyor bu figürler. Şiir’in bu ilk sergisinde gördüğmüz resimler de bu sürecin bir parçası.
Şiir Özbilge’nin ana konusu, İstanbul’un çok kültürlü, çok katmanlı yapısı. İstanbul’un antik çağdaki adının Konstantinapolis olduğunu hepimiz bildiğimize göre, kentin Şiir’ce ismini hatırlatarak işe başlayalım: Kaostantin! Zaten sergiye girişimiz de böyle başlıyor; ana yolda, bisikletli bir “Misafir” var ve misafirimiz Kaostantin yönüne doğru hızla ilerliyor. Sergi, bir anlamda bu kaos kentine yeni gelen “Misafir”imizin gözünden izleniyor. Şiir Özbilge, “Herhalde bu karmaşık dönem bitecek ve başka bir İstanbul ile yaşayacağız. Yolda elenecek bir sürü varoluş kipi, geriye kalanlar ve yenilerle devam edilecek… Göçle kente yamananları homojenleştirerek öğütecek sistem. Belki bir yandan özleyeceğiz çeşitliliği, bir yandan da rahat edecek kafalar karmaşadan kurtulmuş olduğu için kim bilir… Ya da böyle gelmiş böyle gidecek” diyor, kaos kenti İstanbul için ve resimlerinde de bu kaosu, çocuk-yetişkin figürleriyle anlatıyor.
Kültürler arasına çizilen sınırları, farklı mahallelerin farklı kültürlerin temsilcisi ve hatta savunucusu olduğunu anlatan “Getto”, Özbilge’nin resimleri arasında kentteki karmaşayı anlatan önemli örneklerden biri. “Göç” adlı resminde, kiraz ağacını da el arabasına yüklemiş getiren bir yaşlı kadın çıkıyor karşımıza; yani İstanbul, misafirlerini olduğu kadar onların kültürlerini de ağırlıyor. “Merkezkaç”ta, bir kubbe altında birbirine sıkı sıkı tutunmuş insanlar görüyoruz ancak hepsinin merkezkaç kuvvetiyle dağılması an meselesi! “Paramparça”daki, kafaları gövdelerinden ayrılmış, sağa sola sürüklenen ve büyük bir ayak izinin dört yöne savurduğu insanlar, tam da bu anı ifade ediyor belki. Bir sonraki aşamada, “Yama”da, kent yine kendini yamayarak bütün kültürleri bağrına basıyor. Nereye kadar, kim bilir!
Şiddet de, kentin içinde barındırdığı en belirgin öğelerden biri, hiç şüphesiz. “Kavga”, tam da bu şiddetin göstergesi. Farklılıklara tahammülü olmayan bir birliktelik. “Taraftar”, bu açıdan bakıldığında daha mutlu bir resim; en azından uğrunda birleşip bayrak sallamamızı sağlıyor! “İstanblues” ve “Sokakta” adlı resimler de, yine birlikte yapabileceklerimizi gösteriyor bize ve sokak kültürünün önemine işaret ediyor.
Şiir Özbilge’nin resimlerine bakan dikkatli bir göz, onun Flaman usta Brueghel’e olan hayranlığının ayırdına varabilir. Çocuk oyunlarını bir çember etrafında bir araya getiren “Mahalle” ile karnı mühimmat deposu olarak kullanılmış balığın baş aktör olduğu “Brueghel’e Saygı”, Şiir’in Brueghel’in mirasının takipçisi olduğunu bize açıkça anlatan örnekler. Pieter Brueghel’in (1525-1569) resimlerinde gördüğümüz temaların, yani savaşların, yıkımların, perişan insanların ve bu kaosun, aslında o zorlu dönem için bir dayanışmayı önerdiğini unutmayalım. Brueghel, bir yandan şiddetli temalarıyla savaşlara, yıkıma karşı tepkisini dile getirirken, diğer yandan da hepimizin aynı çocuk oyunlarıyla büyüdüğümüzü bize hatırlatan ve bir ortak payda altında buluşmamızın mümkün olduğunu anlatan resimleriyle, bizi saflığa davet eder. Şiir’in resimlerinin verdiği mesaj da bu: Aynı şemsiyenin altında toplanabilmemiz için hiçbir engel yok;. yeter ki çocuklar gibi saf olabilelim! (Burcu Pelvanoğlu)
Sergi 8 Mayıs – 4 Haziran 2012 tarihleri arasında 11:00-19:00 saatleri içerisinde, salı harici her gün ziyaret edilebilir.
Sergide galeri gelirinin tamamı AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı)’ e bağışlanıyor.
GALERİ G-ART
Adres: Galeri G-Art, Maçka G-Mall, İstanbul
Tel: +90 (212) 296 08 76